Tuna BÜYÜKŞAHİN Yazdı....

"NEREYE PAYİDAR NEREYE...?"
“Türk Lirası dünyanın en değersiz paralarından biri”
“Ekonomi çöktü”, “Üretim yok”  “Cari açık kapatılacak gibi değil”, “İşsizlik had safhada”
Bunlar,  genel veriler baz alınarak uluslararası ekonomik kuruluşlarca yüksek sesle söylenen, ülkemizin nereye gittiğini gösteren tespitler. Ekonomistlerce tespit edilen bu durumun sokağa, toplumun yüzde 80'nine yansıması ise daha ürkütücü.
"Emekliler açlık sınırında yaşamaya çalışıyor, çiftçi ürününe verilen ücrete isyanda, Küçük esnaf satış yapamamaktan, üç harfli marketler günde iki kez ürün etiketi değiştirmekten, veliler, çağdaş bilimsel eğitimin yok edilip, gerici müfredatın eğitimin ana gövdesi olmasından, özel okul ücretlerinin ev fiyatları ile yarışmasından,  kiracı "oğlum Almanya'dan gelecek" mazeretine gerek duymayıp "ya yüzde 100/150 zam ya da çık evimden" diyen ev sahibinden mağdur. Sokakta ki can dostlarımız ise, "toplayın, uyutun, öldürün..."  çığlıkları atanlara onların anlayacağı dilden cevap verememe mağduru olarak kendisine el uzatan "İnsanlara" sığınıyor.
86 milyon nüfusa sahip Türkiye'de 2,5 milyon insanın tatile gitmesini, "kim diyor yoksulluk var, bakın tatil yerlerinde boş yer yok..." diyerek, ekonomik ve sosyal dibe vuruşu, dikensiz gül bahçesi gösterme yarışında ki, siyasetçiler ve iktidara iliştirilmiş gazeteciler. Kendi gibi düşünüp yazmayan meslektaşlarına "linç çağrısı" yapan gazetecileri "kutlayan" siyasetçiler ve bunlardan aldığı güçle, Ana muhalefet partisi CHP Genel başkanına hakaret küfür edip tehditler yağdıran gazeteci/yazarlar...
Yerel seçimde halkın verdiği büyük destek ve "sorunları çöz" görevini doğru okuyan, seçim ertesi içine düştüğü zafer sarhoşluğundan kurtulup sokağa inen, halka dokunan, nerede sorun varsa orada olan CHP'nin normalleşme ve diyalog çağrılarını, ortaklarının "bırak serçe parmağımı küstüm seninle" mesajları nedeniyle elinin tersiyle iten iktidar, torba yasalarla ekonomiden eğitime, sosyal yaşamdan adalete çok kapsamlı yasa tasarılarını TBMM tatile girmeden geçirmek isteyen iktidar, Temmuz da zam bekleyen emekliye kapıları kapatıp, neredeyse "Nefes vergisi, kuşa baktın vergisi" gibi yeni vergilerle yerel seçimlerin intikamını alma hazırlığında... Sonra, ver elini tatil, ora benim bura da benim güçte benim para da benim sefasını sürmede...
Şimdi, bir kez daha sormak gerekmiyor mu? "siyasetçidir, iktidar gücü elinde, biz seçtik, 22 yıldır bizi yönet dedik" diyerek seyirci kalmaya devam mı? "Seçtiğiniz" yönetime, "seçme gücü" olan yönetilenler olarak, demokratik kurallar kapsamında, soran muhalefetin yanında arkasında hatta önünde yürümeyi düşünme, uygulama,  "Nereye bu gidiş?" diye sorma, yerel seçimde atılan adımı, çıkılan yolu tamamlama zamanı mı?
Rahmetli Çiğdem Talu'nun sözlerini yazıp, Timur Selçuk'un seslendirdiği "Nereye Payidar, nereye. Yokuş bayır demesen de. Dere tepe düz gitsen de. Çıkmaz bu yol, çıkmaz bu yol. Çıkmaz bu yol bir yere" şarkısında ki karanlık ve çıkmaz yolu aydınlatıp toplum olarak barış dostluk kardeşlik türküleri söylenen bir Türkiye'yi istemeyen var mı?
(TUNA BÜYÜKŞAHİN)