Zafer ÖZCİVAN

Zafer ÖZCİVAN

FAİZLER NE ZAMAN DÜŞER?
zozcivan@hotmail.com

ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM YAPILMALI

11 Eylül 2024 - 11:35

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde yaşadığımız yüksek enflasyon, hayat pahalılığının artması, alım gücünün düşmesi gibi ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle yılda tek defa yılbaşlarında yapılan asgari ücret zammı, yılbaşında ve yıl ortasında olmak üzere yılda iki defa yapılmaktaydı.2024 yılının başında yapılan %54 zammın tek defa yapılacağını ve yıl ortasında yapılmayacağını Sn. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanımız kesin bir dille açıklamıştı. Ancak TÜİK verilerine göre yılbaşından haziran ayı sonuna kadar yaşadığımız enflasyon oranı %24,73 olarak kamuoyuna açıklandı. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları her zaman olduğu gibi gerçeği yansıtmadığı kesindir. İstanbul ticaret odası tarafından yayınlanan enflasyon oranı yıllık %83, ENAG ekonomi bilim adamlarının verdiği yıllık enflasyon oranı %113 iken TÜİK yıllık enflasyonu %71 olarak vermiştir. Hâlbuki gerçek enflasyon, yani halkın yaşadığı çarşı, Pazar, market enflasyonu %100 ün üzerindedir. Üstelik haziran ayı sonunda yapılan elektrik, akaryakıt hesapları da TÜİK hesaplarına dahil değildir ve temmuz enflasyonu hesaplarına kalmıştır.

Hükümet enflasyonun sebeplerinden biri olarak gördüğü iç talebi kısıtlamak için uygulamaya koyduğu sıkı para politikası ve hazine ve maliye bakanımızın ifadesi olarak maaş ve ücretler enflasyonu yükseltir gerekçelerine dayanarak asgari ücrete zam yapmama kararında ısrar etmektedir ve yetkililer tarafından sık sık ifade edilmektedir. Yani tedavüldeki para miktarını kontrol altına alarak halkın harcama yapmamasını ve dolayısıyla arz ve talep kanununa göre enflasyonun düşeceğini öngörmektedir. Fakat gelir dağılımının olmadığı, çalışan kesimin %40 kadarının asgari ücret aldığı, yaklaşık on altı milyon emeklinin bulunduğu bir ekonomik ortamda zorunlu olarak harcamalar kısıtlanmış, ihtiyaçlar ertelenmiş veya iptal edilmiş durumdadır. Özellikle en düşük emekli aylığı olan 10000 TL maaş alan vatandaşlarımız ekonomik olarak en çok olumsuz etkilenen kesimdir. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki zorunlu ihtiyaçlar dışında halkın alım gücü kalmamış, gıda veya yiyecek ihtiyaçları bile kısıtlı duruma gelmiştir. Ülkemizde açlık sınırı, mevcut asgari ücretin yaklaşık 2000 TL üzerindedir. Açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin yaşamını idame ettirebilmesi için alması gereken besin değerlerinin aylık toplam parasal değeridir. Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi emeklilerle birlikte açlık sınırının altında yaşayanların oranı toplam nüfusumuzun neredeyse yüzde ellisi kadardır. Ayrıca on altı milyon kişi de devlet yardımı ile yaşam savaşı vermektedir.

Önümüzdeki süreçte ise 2024 yılı ikinci yarısından itibaren enflasyonun düşme eğilimine gireceği ve yıl sonu hedefinin %38-42 aralığında gerçekleşeceği ekonomi yönetimi tarafından açıklanmıştır. Yüksek enflasyonla mücadeleye başladığımız Eylül 2021’den bu yana defalarca yapılan ve kamuoyu ile paylaşılan enflasyon hedefi ve merkez bankası tahminlerinin hiç birisi gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla halkın bu konuda güveni de azalmıştır.

Gerçeklere ve hesaplamalara dönecek olursak temmuz ayında zam yağmuru tabirini kullanmak abartı olmaz. Çünkü elektrik ve akaryakıta gelen yüksek oranlı zamlar, A dan Z ye her ürünü etkileyecektir ve halkın alım gücü düşmeye devam edecektir. Tabii ki %20 lik yaklaşık 18 milyon kişi haricinde kalan 68 milyon kişi zamlar altında ezilecek, ekonomik krizi iliklerine kadar hissetmeyi sürdürecektir.

Öte yandan sebze meyve fiyatları yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte az da olsa düşmesine rağmen önümüzdeki kış sezonu ile birlikte tarım üreticilerinin ekim yapmaması, yani ürün arzının azlığı nedeniyle fiyatlardaki artış yüksek oranda olacaktır. Bu arada ince bir ayrıntıyı atlamayalım. Enflasyonun düşmesi, halkımız tarafından fiyatların düşmesi anlamına geldiği algısı yanlıştır, Fiyat artış oranlarının azalacağı anlamına gelmektedir. Örneklemek gerekirse domates %30 değil %20 oranında artacaktır. Tarım ürünleri enflasyonu her zaman olduğu gibi TÜFE oranlarının üstünde seyretmeye devam etmektedir. Yani yıl sonunda hedeflenen %38-42 oranı çok zor gözükmektedir. Olağanüstü bir durum olmazsa (doğal afet, savaş vd.) yıl sonu için %50 iyimser bir tahmin olacaktır.

Bir diğer konu da sayın bakanımızın “asgari ücret düşük değil” şeklinde yaptığı açıklamadır. Bizim ülkemizi gelişmemiş Afrika ülkeleri kategorisine sokmaktadır ve oradaki ülkelerle kıyaslamaktadır. Bu açıklamanın gerçekle ilgisi olmadığı kesindir. Çünkü asgari ücret sıralamasında ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında sondan altıncı durumdadır. Meşhur bir atasözümüz vardır. Tok, açın halinden anlamaz” İşte tam açıklananlara uygun bir sözdür. Çünkü sayın bakanımız yıllar önce çerez parası dediği 16 milyon TL lik Mercedes’e binmektedir. Ve harcamaları da devlet tarafından karşılandığı için geçim sıkıntısı yoktur, dar ve sabit gelirlilerin nasıl geçindiğinden bihaberdir. Kendisi ülkemizi İngiltere ile karıştırmış olabilir. Ayrıca bakan, milletvekili, emekli milletvekili, bakan yardımcılarına yüksek oranda zam yapılması, asgari ücrete yapılmaması kabul edilemez ve mutlaka bir çözüm bulunmalıdır.

Konuya dönecek olursak, yılın ortasında TÜİK in yanlış ve işçi maaşlarına yansıtmadığı zamlara rağmen açıkladığı %24,73 enflasyon oranını baz alsak bile asgari ücretlinin alım gücü %25 oranında azalmış ve 17002 TL olan maaş 13,552 TL ye düşmüştür. Zam yapılmazsa önümüzdeki süreçte yaşanacak enflasyon oranına göre azalmaya devam edecektir.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım asgari ücrete zam yapılmasının zorunlu olduğu doğal olarak bütçeye de bağlıdır. Ancak alınan tasarruf tedbirlerinin tam olarak uygulanmaması, bazı şirketlerin vergi borçlarının silinmesi, yap işlet devret projelerinin sürekli aran maliyetleri, özel uçakların bazı bakanlar tarafından kullanımı gibi gereksiz veya önlem alınması gereken devlet harcamaları ortada iken dar ve sabit gelirli vatandaştan fedakârlık istemek hesap ve mantık dışıdır.

Sonuç olarak asgari ücrete yapılacak %25 artış, zam değil geriye dönük enflasyon farkıdır ve mutlaka verilmelidir ve de her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı baz alınarak güncellenmelidir ki halkımız enflasyon altında ezilmesin.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum